31 Mayıs 2008 Cumartesi

TÜKENMİŞLİK(BURNOUT) SENDROMU



TÜKENMİŞLİK(BURNOUT) SENDROMU
Dünya sağlık örgütü sağlığı; fiziksel, ruhsal, sosyal yönlerden tam bir iyilik hali olması şeklinde tanımlamaktadır. Sağlıksızlık sadece fiziksel hastalıkların değil aynı zamanda ruhsal ve sosyal sorunların bulunmasını içermektedir Aynı zamanda sanayileşmenin şehirleşmenin artması insanın yerine getirmesi gereken rollerin artması ilişkilerin kompleksleşmesi yaşamın zorlaşması insan sağlığını olumsuz etkilemektedir (Gökçakan ve Özer,1999).
Kendinizle olumsuz konuşma mutsuzluk, sağlıksızlık ve kaygıya sebep olur. Enerjinizi tüketir, hevesinizi öldürür, canlılığınızı soldurur, içsel gücünüzü kuvvetten düşürür. Yüksek benliğiniz kuşkusuz bunları dinlemek istemez; bununla birlikle onun sesini bastırmanın ne kadar zor olduğunu bilir, bu yüzden denemekten vazgeçip geri plana çekilir. Böyle bir şey olduğunda hayatın akışıyla uyumunuz bozulur. Tükenmişlik duysunu yaşarsınız (Tredgold,1991 )
Tükenmişlik toplumsal yaşantının bir ürünü, yaşama anlam kazandırma çabasının bir sonucudur. Tükenmişlik içindeki bir insan, yaşamın anlamını yitirdiğini ve tüm isteklerinin kaybolduğunu düşürür.
Tükenme yavaş ve sinsice başlar. Ortaya çıkışı ani olabilir fakat tükenme uzun vadede gelişen bir tutumdur. Kişi çok uzun süre boyunca ideale ulaşmak için kendini zorlamış, rahatladığı bir sırada hiçbir uyarı bulunmadan ani bir belirti, ona tükendiğini gösterir (Kalkan,1996).
Tükenme kavramı, ilk olarak gönüllü sağlık çalışanları arasında görülen yorgunluk, hayal kırıklığı ve işi bırakma ile karakterize bir durumu tanımlamak için Freudenberger tarafından 1974 yılında ortaya atılmış ve insanların aşırı çalışmaları sonucu işlerinin gereklerini yerine getiremez bir duruma gelmeleri anlamını taşıyan duygusal tükenme durumu olarak tanımlanmıştır(itfdergisi.org.tr).
Maslach ve Jackson tarafından 1981 yılında tekrar ele alınarak tükenmişliğin en çok kabul gören biçimi geliştirilmiştir. Uzun dönemli iş stresinin tükenmişliğe yol açtığını söyleyen Maslach tükenmişliği” profesyonel bir kişinin mesleğinin özgün anlamı ve amacından kopması, hizmet verdiği insanlarla artık gerçekten ilgilenemiyor olması, duyarsızlaşmada artış ve kişisel başarıda duygusunda azalma” biçiminde tanımlanmıştır. Cotton ise tükenmişliği; stresle etkin bir şekilde başa çıkmadaki başarısızlığın sonucu olarak görmekte, başka yazarlar da olayın özünde mesleğe ilişkin bir yanılsamayla yüzleşme süreci yattığını belirtmektedirler. (Gökçekan ve Özer, 1999).
Tükenmişlikle ilgili ve tükenmişliğe neden olan birçok faktör bulunmaktadır. Bunlardan en önemli bir tanesi strestir. Yüzyüze çalışmayı gerektiren işlerde yaşanan güçlükler, çeşitli potansiyel problem durumları iş stresörlerini oluşturmaktadır.
Gökçan ve Özer’in belirttiği gibi tükenmişlikle ilgili diğer bir kavramda durgunluktur. Durgunluk iş ilişkilerindeki davranış biçimlerini tanımlayan bir kavramdır. Durgunluk meslek elemanlarının eğitim sırasında kazandıkları işle ilgili davranışları ortaya koymalarını engeller. Diğer bir kavramda tıkanmadır. Meslek uygulamalarında hizmet alanı ile ilgili verilebilecek bütün hizmetlerin verilebilmesi bütün uygulamaların yerine getirilerek mesleki verimlilikte gelinecek en son noktaya gelinmesiyle yaşanan bir duygudur. Tükenmişlik bu terimlerden açıkça ayrımlaştırılmamıştır. Sadece kapsam, önem, derece yönünden farklılıklar vardır. (Zünker 1990 s.72-73) .
Stres bireyin çevre etkileşiminde kişini uyumunu bozan etkenlerdir. Stres tükenmişlik için bir alt basamaktır.
Tükenmişlik; meslekten kişilerin mesleğin özgün anlamı ve amacından kopması ve hizmet gördüğü insanlarla artık gerçekten ilgilenemiyor oluşu ya da aşırı stres ve doyumsuzluğa tepki olarak kişinin kendini psikolojik olarak işinden geri çekmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu sendrom, doğrudan insana hizmet eden hizmetin kalitesinde insan etmeninin çok önemli bir yere sahip olduğu alanlarda görülmektedir. Bu durum hizmeti ve hizmetin kalitesini doğrudan etkiler. Bu konuda yapılan araştırmalar, tükenmenin iş kaybından aile içi sorunlara, psikosomatik hastalıklardan alkol-sigara ve madde kullanımına ve hatta uykusuzluk ve depresyon gibi çek çeşitli ruhsal hastalıklara neden olduğunu göstermektedir(itfdergisi.org.tr).
Tükenmişlik bir stres denklemidir ve ilerleyen bir süreçtir. Genellikle gerçek dışı beklentilerin ve gerçek ile beklentiler arasındaki uyumsuzluğun fazla olması sonucunda gelişen bir durumdur. Tükenmişlik fiziksel ve mental kaynakların tükenişidir. Aldığımız enerjiden fazlasını harcadığımızda ortaya çıkmaktadır. Tükenmişlik genellikle bir çeşit iş stresi olarak kabul edilmektedir.
Tükenmişliği, örgütsel kökenli diğer stres kaynaklarından ayıran özellik, çalışanların iş gereği karşılaştıkları kişilerle kurdukları sık ve yoğun etkileşimler sonucunda ortaya çıkmasıdır. Bireyin stres yapıcı örgütsel koşullar altında sürekli tükenme hissine sahip olması halini belirten bu olgu, yaşamın değişik evrelerinde ortaya çıkabilir(Çalışkur,)
Günümüzün hemen her iş kolunda kıyasıya rekabet yaşanmaktadır. Zorlu yaşam koşullarında bir de işteki rekabet eklenince insanlara hem beden hem ruhları oldukça zorlu yaşam koşullarına dayanmak zorunda kalmaktadır. Bu koşullar altında ruhsal yada fiziksel hastalığın ortaya çıkması zorlu yaşam koşullarıyla daha da kolaylaşmaktadır.
Tükenmişlik sendromu da özelikle insanlarla birebir çalışan iş kollarında rastlanan sendromdur. Genelliklede insanlara hayati öneme sahip hizmet veren sağlık çalışanlarında görülmektedir. Burada yapılan işin büyük öneme sahip olan bir iş olması yani hataya yer olmayan bir iş yapılıyor olması insanların kendilerini büyük bir baskı altında hissetmelerine neden olabilmektedir.
Bu nedenle daha çok sağlık çalışanlarında, öğretmenlerde, avukatlar, çocuk bakıcıları müşavirler, sosyal hizmet uzmanları, PDR uzmanları, güvenlik güçlerinde çalışanlarda yani polislik, gardiyanlık, kütüphanecilik, yöneticilik gibi insanlarla sık ve yakın ilişkiler kurulan tüm meslek gruplarında görülen bir durumdur(maltepe.edu.tr)

Bu meslek gruplarında tükenmişliğin sık görülme nedenleri;
1. Hayatı tehdit eden hastalıklarla uğraşmak.
2. Hem kendisinin hem de aile ve çevresinin kendisinden beklentilerinin yüksek olması
3. Yoğun çalışma, aşırı iş yükü ve aşırı sorumluluk
4. Yetersiz sayıda ve nitelikte yardımcılarla çalışmak.
5. Geçim sorunları
6. Bunlarla başa çıkmaya çalışırken kendisine ve hayatına sahip çıkamamaktadır(Özdemir ve ark. 1999)
Özellikle sağlık çalışanlarında; yoğun iş yükü, ağır ve ölümcül hastalara bakım verme, gerektiğinde hasta ve yakınlarına duygusal destek verme gibi durumlar iş stresi ve gerginliğe yol açmaktadır. Ayrıca iş yerindeki görev dağılımındaki sorunlar, personelin yetersiz dağılımı ve diğer yönetsel sorunlar çalışanlarda düş kırıklığı ve gerginlikler yaratabilmektedir. İşe bağlı gerginlik ve tükenme, depresyon, anksiyete, baş ağrıları, çaresizlik duyguları, kaslarda gerginlik, uykusuzluk gibi fizyolojik etkilere sebep olmaktadır. Bunun yanında işle ilgili gerginliğin, işte verimi ve üretimi düşürme, iş doyumunu azaltma, işe gecikme, özür uydurarak hiç gelmeme ya da işi tamamen bırakma, sonuçta deneyimli personelin elde tutulamaması gibi kurumsal sonuçları da ortaya çıkarabilir (Sünter ve ark. 2006).
Bu açılardan bakıldığında hem bireysel hem de kurumsal bir sorun olan tükenmişlik sendromunun ciddi olarak ele alınması, bireysel be kurumsal verimin ve yaşam kalitesinin artışı demektir.
Stresle ilgili bir çok etken kişileri tükenmişliğe götürmektedir. Stres ile ilgili çok çeşitli tanımlamalar yapmak mümkündür. Öncelikle fizik ve mühendislik bilimlerinde daha sonra tıp, biyoloji, psikoloji ve yönetim bilimlerinde bu kavrama yer verilmiştir. Araştırmalar bu kavramla; insanı zorlayan bir fiziksel ve psikolojik uyarıcı karşısında kişinin geliştirdiği uyum sağlamaya dönük tepkileri vurgularlar. Burada 3 basamaktan oluşan tepki üretme sonucunda tükenmişlik ortaya çıkar:
1. Alarm (Alarm stage)
2. Direniş (Resistance stage)
3. Tükenme (Exhaustion stage) (Kalkan,1996).

Stres karşısında ya kişi onunla yaşamayı öğrenecek yada baş edemeyerek stresin hazırladığı başka bir olumsuz durumla karşı karşıya gelecektir. İnsanı fiziksel yönden tüketen çaresizlik ve ümitsizlik duygularıyla birlikte olumsuz bir benlik kavramının gelişimine ve çevresindeki insanlara karşı da olumsuz bir tutum geliştirmesine sebep olan bu durum BURNOUT olarak tanımlanan bir tükenme sendromudur (cumhuriyet.edu.tr)
TÜKENMİŞLİĞİN BOYUTLARI
1. Duygusal tükenme
2. Duyarsızlaşma-Depersonalizasyon
3. Kişisel başarıda düşme-Bireysel Beceride Azalma
Duygusal Tükenme: Tükenmişliğin en önemli belirtisidir. Kişinin duygusal kaynaklarının tükendiğini hissetmesi ile, kendisini aşırı yıpranmış hissetmesi ve bu duyguda artış olması ile, duygusal bir yorgunluk yaşaması ve çalıştığı kurumda hizmet verdiği kişilere geçmişte olduğu kadar verici ve sorumlu davranmadığını düşünmesiyle başlar. Kişi kendisini aşırı yüklenilmiş ve tükenilmiş hisseder. Gerginlik ve kaygı duygusunu aşamayan kişi için ertesi gün işe gitmek çok zor gelmektedir. Dolayısıyla işe gitmeme, işyerine saatinde gelmeme, psikosomatik şikayetler nedeniyle işe devamsızlık, işten ayrılma gibi hem çalışan hem de kurum açısından verimsiz bir durum ortaya çıkmaktadır (maltepe.edu.tr)
Yapılan araştırmalarda kadınların erkeklerden daha fazla duygusal tükenme yaşadığı belirtilmiştir. Medeni durum duruma göre; bekarların evlilerden daha fazla duygusal tükenme yaşadıkları görülmüştür. İş hayatında daha yeni olan doktorlarda duygusal tükenmenin daha fazla olduğu da belirtilmiştir. Yapılan başka bir araştırma, gelecek ile ilgili akademik çalışma ve akademik başarı beklentisi olan kişilerde duygusal tükenme daha düşük bulunmuştur.(Özdemir ve ark. 1999)
Duyarsızlaşma: Çalışanların hizmet verdikleri kişilere birer nesne gibi davranması, küçültücü sözler sarfetmesi, umursamaz, alaycı bir tutum sergilemeleridir. Aslında bu davranışların altında bir yabancılaşma duygusu ve savunma mekanizması yatmaktadır.
Bu durumdaki kişi hizmet verdiği bireylerin kendilerine özgü birer birey olduğunu dikkate almaksızın, duygudan yoksun tutum ve davranışlar sergiler.
Kişisel Başarıda Düşme: Kişinin kendisi ile ilgili değerlendirmelerinin olumsuz bir nitelik kazanması sonucu, işle ilgili çeşitli olaylarda kendini yetersiz algılama ve iş yerinde karşılaşılan kişilerle olan ilişkilerinde başarısızlık duygusu baş gösterir. Böylece harcadığı çabanın boşa gitmesi ve suçluluk duygusu çalışanının iş motivasyonunu düşürerek başarı için gerekli davranışları gerçekleştirmesini engeller (maltepe.edu.tr)
Tükenmişlik Sendorumu’nun oluşmasında oldukça etkili 3 durum dikkati çekiyor:
• Rol Çatışması: Birbiriyle çakışan sorumluluklar taşıyan insan, öncelikler koyarak sorumluluklarını sıralamak yerine, her şeyi aynı düzeyde iyi yapmaya çalışabilir. Bu durumda yorgun düşer ve sonuç tükenmişlik sendromu olabilir.
• Rol Belirsizliği: Çalışan kendisinden iyi bir kariyer portresi çizmesinin beklendiğini bilir; ama kendisine rehberlik ya da model alacağı biri olmadığından bunu nasıl başaracağından emin olamaz. Dolayısıyla faydalı olacak hiçbir şeyi başaramadığı kanısına kapılabilir.
• Aşırı Yüklenme: Hiç kimseye hayır diyemeyerek altından kalkabileceğinden çok daha fazla sorumluluk yüklenen kişi sonuç olarak tükenme noktasına dayanabilir.(ankarasgd.org.tr)
Bunların dışında çalışma ortamıyla ilgili bazı problemler de strese ve kişinin kendisini yaptığı işte mutsuz hissetmesine sebep olabilir
Bu durumdaki kişinin kontrol eksikliği ve çaresizlik hissetmesi mümkündür. Böylelikle kişide duygusal tükenme ve duyarsızlaşma artarken, kişisel başarı ve başarı duygusunun azalması ortaya çıkmış olur.(Kaçmaz, 2005)
Tükenmişlik bu üç boyutta yaşanırken, aynı zamanda da bu yaşantının bir akış yönü vardır. Bu yönü evreler olarak belirtmek mümkün olmasına rağmen, aslında evreler arasında kesin sınırlar yoktur. Tükenmişlikte tüm evrelerin bir süreç olarak izlenmesi mümkündür. Bu evreler aşağıdaki gibi sınıflandırılma eğilimindedir:
1.Evre: Şevk ve Coşku Evresi (Enthusiasm): Bu evrede yüksek bir umutluluk, enerjide artma ve gerçekçi olmayan boyutlara varan mesleki beklentiler sergilenmektedir. Kişi için mesleği her şeyin önündedir, uykusuzluğa, gergin çalışma ortamlarına, kendine ve yaşamın diğer yönlerine zamanını ve enerjisini ayıramayışına karşı üstün bir uyum sağlama çabasındadır.
2.Evre: Durağanlaşma Evresi (Stagnation): Bu evrede artık istek ve umutlulukta bir azalma olur. Mesleğini uygularken karşılaştığı güçlüklerden, daha önce umursamadığı ya da yadsıdığı bazı noktalardan giderek rahatsız olmaya başlamıştır. Sorgulanmaya başlanan “işten başka bir şey yapmıyor olmak ”tır. Zira, mesleği kuramsal ve pratik tüm yönleri ile kişinin varoluşunu tamamen dolduramamıştır.
3. Evre: Engellenme Evresi (Frustration):
Başka insanlara yardım ve hizmet etmek için çalışmaya başlamış olan kişi, insanları, sistemi, olumsuz çalışma koşullarını değiştirmenin ne kadar zor olduğunu anlar. Yoğun bir engellenmişlik duygusu yaşar. Bu noktada 3 yoldan biri seçilmektedir. Bunlar;
1.Adaptif savunma ve başa çıkma stratejilerini harekete geçirme
2.Maladaptif savunmalar ve başa çıkma stratejileri ile tükenmişliği ilerletme
3.Durumdan kendini çekme veya kaçınmadır.
4.Evre: Umursamazlık Evresi (Apathy): Bu evrede, çok derin duygusal kopma ya da kısırlaşma, derin bir inançsızlık ve umutsuzluk gözlenmektedir. Mesleğini ekonomik ve sosyal güvence için sürdürmekte, ondan zevk almamaktadır. Böyle bir durumda iş yaşamı kişi için bir doyum ve kendini gerçekleştirme alanı olmaktan çok uzak, kişiye ancak sıkıntı ve mutsuzluk veren bir alan olacaktır (Kaçmaz, 2005).

TÜKENMİŞLİK SÜREÇLERİ

TANNER tükenmişlik sürecini 5 düzeyde incelemiştir. Bu düzeyler:
1.Çok az rahatsızlık bulunmasına karşın fiziksel olarak iyilik içinde olmama
2.Uyku, yeme ve içme düzensizlikleri ile belirginleşen irritabilite,
3.Zihinsel sıkıntı ve dikkat alnında daralma,
4. Yaşam tarzında, meslekte değişiklik,
5.Güç ve yeteneklerin kayıp olduğunu algılamadır.

Maslach ile tükenmişlik sürecini 3 düzeyde incelemiştir.Bu düzeyler:
1.Fiziksel yorgunluk ve bitkinlik duygusu
2.İşten hizmet verilen kişilerden soğuma ve uzaklaşma şeklinde psikolojik yorgunluk,
3.Kendinden şüphelenmeyi içeren spiritual yorgunluktur.

Edelwich, tükenmişlik sendromunun aşama aşama geliştiğini ve dört aşamada ortaya çıktığını belirtmiştir.Bu aşamalar:
1.İdealistik coşku ve hayal kırıklığı
2.Durgunlaşma
3.Engellenme
4.Apati(duygusuzlaşma, ilgisizlişme)dir…. (Gökçekan ve Özer, 1999).

TÜKENMİŞLİĞİN BELİRTLERİ

Tükenmişliğin belirtilerini 3 başlık altında toplamak gerekirse,

Psikofizyolojik belirtiler
 Kronik yorgunluk,
 Güçsüzlük,
 Enerji kaybı,
 Sık sık baş ağrıları,
 Bulantı,
 Hastalıklara daha hassas olma
 Yıpranma,
 Kramplar,
 Bel ağrısı,
 Uyku bozuklukları gibi değişik sorunlar
 Yakınmaları içerir.
Psikolojik belirtiler
 Duygusal tükenme, çoğunlukla bireyde diğer insanlara yardım ederken, istenen psikolojik ve duygusal taleplerin aşırılığı yüzünden ortaya çıkan bitkinlik durumunu ifade eder.
 Nezaket, saygı ve dostluk gibi olumlu duygulanımlarda azalma içermektedir.
 Depresif duygulanım,
 Kendini desteksiz ve güvensiz hissetme,
 Ümitsizlik,
 Evde gerginliğin artışı,
 Kızgınlık,
 Huzursuzluk, mutsuzluk gibi negatif duygulanımlarda artış.


Davranışsal belirtiler
 Doyumsuzluk, kendine, işine ve genel olarak yaşama karşı olumsuz tutumları kapsar.
 Tükenmişlik sendromu ilerledikçe işi önemsememe
 İşi bırakma,
 Meslektaşlara karşı alaycı tavır sergileme,işe geç kalma gibi davranışlar görülür (hekimce.com)
Eğer kızgınsanız, kaslarınız gerilir ve saldıracakmışsınız gibi vücudunuzda adrenalin salgılanır. Eğer sıkıntı hissederseniz, muhtemelen mide ağrıları, boğazda kuruluk veya terli avuçlarınız olur. Eğer bunalımdaysanız kol ve bacaklarınız ağırlaşır, hareket etmek veya düşünmek bile zor gelir. (Slaikeu ve Lawhead, 2001 ).
TÜKENMENİN NEDENLERİ
Tükenmişliğin iş yerine ait ve bireye ait olan nedenlerle ortaya çıktığı belirtilmektedir.
İş yerine ait tükenme nedenleri:
 Mükemmeliyetçilik: Bu yapıdaki kişiler, devamlı mükemmeli elde etme ihtiyacında olup, ne var noktasına odaklaşırlar. Neler yapılmış olduğunu önemsemezler. Bu böyle olduğu sürece, hiç bir zaman bir şeyi başarmış olduklarını hissetmezler.
 Hiç bitmeyen görevler: Başlangıç ve bitişi belli olmayan işlerle uğraşmak, işi yaparken insan, hiç bir zaman bir işi bitirdiğini idrak edemeyeceği için tükenmişlik duygusuna sürüklenir.
 Fazla iş yükü: Sahip olduğunuz zaman içinde, bitirilebilecek olandan daha fazla iş yüklenmeniz halinde, daima kaybetme riski ile karşı karşıya kalmak, tükenmişliğe götürür
 İmkansız olan işler: Yapabileceğimizi zannettiğimiz fakat fizik olarak yapma imkanımız olmadığı işleri yaptığımız zaman otomatik olarak kendimizi yenilmiş gibi hissederiz. Asla kazanamayacağımız bir durumu idrak etmek tükenmişliğe götürür.
 Birden fazla işi birden yüklenmek: Çoğumuz hayatımızda birden fazla işi yapmaya girişiriz. Böyle bir durumda kendimizi bu yükün altında ezilmiş hissetmemiz tükenmişlik duygusunu yaşatır.

 Kendini feda etme: İsteğimizin dışında kalan görevleri yapmak durumunda kaldığımız zaman veya yapmayı istemediğimiz halde, mutabıkmışız gibi davranma durumunda kalma da tükenmişliğe götürür.
 Konuşulmayan duygular: Konuşulmayan, bir başka deyişle boşalması sağlanmayan duygular bloklar oluşturur. Örneğin verimsizliğe neden olur. Kronik gecikmeler ve devamlı unutmalara yol açar.
 Negatif duygular: Negatif duygular rahatsız eder. Bu negatif duygular, öfke, anksiyete, memnuniyetsizlik ve suçluluk duygusu olarak ifade edilebilir.
 Diğer insanlarla yaşanan problemler: Diğer insanlarla olan ilişkilerde çatışma yaşanabilir. Böylece insan, olması gerektiğinden farklı, tepkisel davranabilir veya düşmanca duygular içinde olabilir.
 Sağlık problemleri: Bazı sağlık problemleri tükenmişlik duygusu yaşatır. Bunlar uykusuzluk, yorgunluk, başağrıları, sırt ağrıları, dayak yemiş gibi hissetmek, ve yüksek tansiyon.
 Performans düşüklüğü: Bıkma, isteksizlik, korku hissi, ve konsantre olma güçlüğü performansı zayıflatır.
 Madde alımı: Alkol veya diğer maddelerin alınmasının, sigara içimi, kafein alımı ve aşırı beslenme de tükenmişlik duygusunu tetikler.
 İşkoliklik: Ne kadar çok çalışırsak, kendimizi o kadar iyi hissedeceğimize dair duygularımız ışığında durup dinlenmeden çalışmalar tükenmişliğe götürür.
 Depresyon: Depresyon duyguların bastırılmasıdır. Eğer genel olarak ümitsiz ve anlamsızlık duygusu içine girdiğimiz zaman depresyona kolayca gireriz.
 Kendine güvenin azalması: Kendine güveni kaybetme, kendinden emin olamama ile eşdeğerdir. (Telman ve Önen, 2006).
Kişiler elde edemeyecekleri inandıkları şeyler için çabada harcamak istemezler. Değersizlik duygusuda atalet meydana getirir. Ataletli insanlar kendi ve dünyadaki etkiyi önemsemeyen insanlardır. Hak ettiği değeri bulamayan kişi küser ve kendi içine döner. Özellikle sanatçı ve yazarların ataletlerinin temelinde bu duygu vardır. Ataletli insanlar hiçbir şey yapmak istemezler. Aktif insanlar her şeyi yapmak isterler ama buna zamanları yetmez (Sekman, 2007).
Bireye ait tükenme nedenleri:
 Her şeyi kusursuz yapma isteği
 Hayır deme zorlukları
 Aşırı gelişmiş görev duygusu
 Azalmış özsaygı
 Nevrotik anksiyete
 Duyarlılık düzeyi
Başarısızlık korkusu sizi tükenmişliğe götürür.(Karakuş, 2003).

Bu özellikleri belirgin olan kişiler kendilerinden her zaman en iyisini bekler, çabalarını yetersiz bulur, başarılarını tatmin edici bulmazken başarısızlıklarından dolayı kendini hırpalarlar. Kendilerine karşı beklentileri abartılı olmadığından gerçekleşemez. Bu nedenle de kendilerini tıkanmış, çaresiz hissederler. İşe karşı ilgilerini ve coşkularını yitirirler. Kafalarını toplamakta güçlük çektikleri için işe gitmemeleri hoşlarına gitmeye başlar.
TÜKENMİŞLİĞİN YAYGINLIĞI
Tükenmişlik ile ilgili araştırmalar, bu sendromun yaygınlığı ve çevresi ile ilgili değerli bulgular ortaya koymaktadır. Ulaşılabilen kaynaklardan yer alan bulgularından bir kısmına konuyu daha iyi tanımlamak adına burada yer verilmiştir.
Ülkemizde ve dünyada tükenmişlik sendromu ile ilgili yapılan araştırmalarda kişilik faktörleri dikkate alınmış daha sonra ise bu sendroma büyük ölçüde organizasyona ait özelliklerinden etkili olduğu görülünce; araştırmalar hem kişilik hemde organizasyonel faktör üzerinde durmuştur.
Herhangi bir çalışanın işinden ne ölçüde mutluluk sağladığını sorduğumuzda, eksiklikler dolu bu dünyada, bunun çok az olduğunu anlarız. Günümüzdeki işlerin, bu işleri yapanları mutlu kılamaması, düşündürücü bir gerçektir. Ve bu durum makineleşmenin gelişmesiyle daha da kötüleşmektedir; çünkü endüstride makineleşmenin düzensiz olarak büyümesi,üretimi artırsa da,çalışanı kötü şekilde etkilemektedir.bunun çarelerini de bulabilmek kolay değildir. Bununla beraber sorunu ayrıntılarıyla incelediğimizde mutluluk üstünde yeninde durmamız gerekir (Johson ve Swindley, 2001).
Araştırmalar pek çok çalışma grubunda tükenmişliği incelemiş özellikle sağlık çalışanlarında doktorlarda, hemşirelerde daha çok yaşandığı belirtilmiştir. Bu bulgu tükenmişlik nedenleri ile uyumlu olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Öncelikle kişilik faktörleri önemli sebeplerden sayılmış, ancak daha sonra organizasyondaki nedenlerin de etken olduğu görülmüştür. Kişilik faktörlerinden özellikle rol çatışmalarında, kendini suçlama, durumluk anksiyete düzeyinde yükseklikler dikkat çekici bulunmaktadır.(Kaçmaz,2005).
Bekarlığın, geceleri çalışmanın, meslekten olumlu beklentisi olmamanın, işini zor bulmanın, işinden memnun olmamanın tükenmişliği ortaya çıkardığı gözlenmiştir. Mesleğini zor olarak niteleyen ve mesleğini değiştirmek isteyen kişilerin tükenmişlik düzeyleri yüksek bulunmuştur (Özdemir ve ark. 1999).
Schwab rol çatışmasının tükenmişlikle yüksek ilişkili olduğunu belirtmiştir. Farber ve Heifetz(1981) Emener ve Rubin(1980) fazla çalışmanın insanları rahatsız ettiğini bunu da tükenmişlikle yüksek ilişkili olduğunu belirtmiştir.(Zunker 1990 s.74).
Pines ve Aronson (1988) mesleki tükenmişliği belirlemek için dört adım önermişlerdir. Bunlar
1. Tükenmişlik semptomlarını tanımlamak
2. Tükenmişliğe neden olan faktörleri çözmek için bir plan oluşturulması
3. Değişebilecek ve değişmeyecek faktörleri ayırt etmek
4. Yeni gelişen yetenek ve eskileri ayırmaktır.
Pines ve Aronson işle ilgili birçok faktör içinde tükenmişlik nedenini saptamanın zor olduğunu ve etkili olan faktörlerin dikkatlice değerlendirilmesi gerektiğini belirtmişler ve bu konudaki önerilerini üç ana başlıkta ifade etmişlerdir. (Zunker 1990 s.74-75)
1. Tükenmişlik semptomlarını açıkça kavuşturmak
2. Stres kaynaklarını ortaya çıkarmak, ayırt etmek, kontrol etmek
3. Olumlu tutumların ve çalışma ortamının nasıl geliştirileceğini belirlemek.(Gökçekan ve Özer 1999).
Tükenmişliğin en sık rastlandığı meslek gruplarından biride öğretmenlik mesleğidir.Araştırmalar yaş arttıkça tükenmişliğin azaldığı, ortalama sınıf mevcudu artıkça duyarsızlaşmanın arttığı saptanmıştır. Mesleğini isteyerek seçmenin, mesleğini severek yapmanın, mesleğini kendisine çok uygun bulmanın, meslekteki verimin yüksek bulmanın, mesleki geleceğinin iyi olduğuna güven duymanın, çalışma ortamının kişi için keyifli olmasının, üstlerinden her zaman takdir görmenin tükenmişlik düzeyinin düşük olmasına neden olduğu belirtilmiştir. Aile hayatıyla tükenmişlik arasındaki ilişkiye bakacak olursak, her iki eşinde çalıştığı ailelerde aile bireyleri arasındaki ilişkinin niteliği ile tükenmişlik arasında korelasyon bulunmuştur. Meslekli rollerle aile rolleri arasında bocalayan ve her iki alan arasında doyurucu bir denge kuramayan kişilerde tükenmişlik daha sıktır.
Jameson un öğretmenlik mesleğinde ele aldığı strese özgü semptonlar ise şunlardır:
1) Kişiler arası ilişkiler kurmada eksiklik görülmesi ve üretken olduğu insani ilişkilerinde kontrolü kaybetmesi
2) Anlamsız küçük olaylara karşı aşırı paranoid yaklaşımların görülmesi.
3) Diğer insanları sürekli problem olarak görülmesine sebep olan suçlama dürtüsünün gelişmesi
4) Sınıfta idareci olarak etkisinin azalması ve kişiler arası ilişkilerde güçlüklerde genel bir artış. (Kalkan, 1996).
Öğretmenlerin çoğu disiplin eksikliği şiddet, öğrenmeye ilişkin olumsuz öğrenci tutumları, öğretme sürecinde her öğrencinin aynı öğrenme kapasitesine sahip olmayışı, yönetimdeki zorluklar ve karar verme sürecindeki enerjinin azalması durumunu öğretmen tükenmişliğinin sebebi olrak görmektedirler. (Kalkan, 1996).
Diğer yandan, evlilik ve aile hayatından alınan doyumun ve aile yapısının olumlu olarak algılanmasının tükenmişlik ile negatif korelasyona sahip olduğu görülmüştür.
Tükenmişlikle sosyal ilişki arasındaki ilişki incelendiğinde, sosyal desteğin tükenmişliğe göre bir tampon görevi gördüğüne işaret etmektedir. Sosyal destek kaynaklarından yararlanmak tükenmişliği azaltan, sosyal destek kaynaklarından yoksun olmak ise tükenmişliği artıran bir faktör olarak bulunmuştur.Yakın, devamlı, ulaşılabilir bir aile ve dost çevresine sahip olmanın, bireye güven veren ve destekleyen nitelik taşıdığı için tükenmişlik riskini azalttığı görülmektedir.
ÖNLEME VE BAŞA ÇIKMA STRATEJİLERİ
Genellikle bireysel, kurumsal ve hatta sistemden kaynaklanan etmenlerin bir arada rol oynaması ile ortaya çıkan tükenmişlik, bir sendrom ve sistem sorunu olarak ele alınmalıdır.
Başarısızlık korkusu sizi tükenmişliğe götürür. Ayrıca başarının bedeli başarısızlıktır.(Karakuş,2003).
Boş zamanlarınızı olumlu şekilde değerlendirmek, eğlenceli iş ortam oluşturmak sizi tükenmişlik duygusundan alı koyabilir. Eğlencenin toparlayıcı olduğuna dair yaygın bir kanının oluşmasını nasıl sağladık? Eğlence için izin verilen zaman iş bittikten sonradır ki eğlenceyi hak etmenin tek yolu zor bir işi başarmaktır (Yerkes, 2003).
Umut, insana rahatlık, güven ve direnme gücü veren, bir yönelmeyi belirten bir duygudur. Bir şeyin olmasını beklemek, olacağına güvenmek, gerçekleşeceğine inanmak insana cesaret verir. Bir umut ışığı, bir güven duygusuyla bir belirti sezmek insanın cesaretini ve dayanma gücünü artırır. Umut edilenin gerçekleşeceği konusunda inancı olan biri, hayatın her türlü zorluklarıyla baş edileceğine dair, kendinde bir güven duygusuna sahip olur. (Özcan, 2003).
Kişi beklediği sonuçlara ulaşamaması yüzünden çok üzülür ve acı çeker. Sağlıklı düşünemez olur,çaresizlikler içinde kıvranır.Umutsuzluk ahtapotu bütün bütün düşünce etkinliklerini felce uğrattığı gibi, tüm yaşam enerjisini de emmeye başlar. Beklentiler, umutlar, emeller, ülküler ,birer birer, kişinin düşünce yapısından uzaklaşır ve kişi ruh gibi dolaşmayı alışkanlık haline getirir.
Meselelerin çözülemez başarıların çok uzak geri kalmışlık çemberi ve pençesinin çok sağlam olduğu ve bundan kurtuluş yolu olmadığı düşüncesini sürekli işleyip, milletin zihnine yerleştirmek suçlu olarak atalarımızı ve onların geleneklerini göstermek geçmiştekileri başarısızlığın sebebi saymak kurtuluş ve çözüm yolunun ulaşılamayacak kadar uzaklarda bulunduğunu bir inanç biçimine dönüştürerek milleti kaderciliğe zorlayarak kaderine razı etme politikası umutsuzluk politikasının bir göstergesidir. (Elmacıoğlu, 2003).
Etkili müdahale, hem bireysel hem de örgütsel zeminde olmalıdır. En önemlisi baştan ortaya çıkarıcı etmenlerin giderilmesi, bu olmuyorsa erken dönemde tanınarak hızla müdahale edilmesidir. Tükenmeyi önlemek ve onunla başa çıkmak için yapılabilecekler organizasyonel ve bireysel olarak 2 düzeyde ele alınmıştır.
Bireysel Düzeyde Yapılması Gerekenler:
1) Bu aşamada çıkış için bakış açılarının, düşünce sisteminin, değerler sıralamasının değiştirilmesi ve geliştirilmesi gerekir. “Her şey benim kontrolümde olsun, başkalarını memnun etmek zorundayım, insanları incitmemem gerekir” gibi... mantıksız inançların, otomatik düşüncelerin yeniden yapılandırılması gerekir.
2) İşe başlamadan önce kişi yaptığı işin zorluklarını ve risklerini öğrenmelidir
3) Nefes alma, gevşeme teknikleri, meditasyon yapılabilir
4) Kişiler duygularını ve zorluklarını paylaşmaları gerektiğinde yardım istemeleri konusunda teşvik edilmelidirler.
5) Kişinin insan olarak sınırlılıkları olan bir birey olduğunu ve sorumluluklarının sınırlarını bilmesi, gereksiz ve kaldıramayacağı yüklerin altına girmesini önleyebilir
6) Kişi yaşamının iş dışındaki alanlarını geliştirmesi için teşvik edilmelidir
7) Kişi tatil ve dinlenme olanaklarını mutlaka kullanmalıdır. Örneğin öğle tatilini çalışarak geçirmek, işlerini bitiremediği için izin kullanmamak doğru değildir.
8) Hayatınızda nükteye, mizah dergilerine yer verebilir, evinizde sakinleşip dinlenebileceğiniz rahatlama köşesi oluşturabilirsiniz
Çok çeşitli üzüntü sıkıntı veren olaylarla, durumlarla karşılasabilirsiniz. Onların geçici olduğunu geçerli düşünce, davranış ve önlemlerle sorunların üstesinden geleceğinize inanınız. Güçlükler karşısında sizde güçlü davranınız. Kendinizi üzüntüye mutsuzluğa kaptırmayınız. (Ercan, 1992).
Uzun , sağlıklı ve mutlu bir yaşam, katkıda bulunmanın, insanı heyecanlandıran ve başkalarının yaşamlarına katkıda bulunarak bu hayatları kutsayan anlamlı projelere sahip olmanın bir sonucudur.(Stephan, 2000).
İş Arkadaşları Düzeyinde Yapılması Gerekenler:
1) Aynı yerde çalışan kişilerin zaman zaman iş dışı konularda konuşmaları ve aralarında daha sıcak ve yakın bir ilişki kurulmasını sağlayarak birbirlerine olan desteklerini arttırır
2) Birlikte çalışanların uyumlu bir ekip çalışması içinde olmaları, hem hizmetin kalitesini arttırır, hem de ilişki sorunlarını önler.
3) Birlikte çalışmadan doğan sorunların zamanında, sorun kronikleşmeden çözülmesi gereklidir.
4) İşte karşılaşılan sorunların ve duygusal zorlukların paylaşılabileceği destekleyici grupların oluşturulması da yararlıdır.
5) Daha kıdemli iş arkadaşları, işe yeni başlayan kişilere gerçekçi rol modelleri olabilmelidirler.
6) İş yerinde destekleyici bir ortam içinde olmak kritik bir öneme sahiptir.
Aile Düzeyinde Yapılması Gerekenler:
1) İş dışındaki yaşamda ailenin ve diğer yakın kişilerin desteği vazgeçilmezdir,
2) Ayrıca bu yolla kişi, işi dışında var olduğu ve takdir edildiği bir alan bulmuş olacaktır.
İş Yeri Yöneticileri Düzeyinde Yapılması Gerekenler:
1) Görev tanımlarının açık ve net olması,
2) İşe yeni başlayan kişinin oryantasyon programına katılımı ve süpervizyon sağlanması
3) İşin modifiye edilmesi
4) Düzenli ekip içi toplantıları ile öneri ve eleştirilerin alınması,
5) Sorun çözmede kalıcı mekanizmaların oluşturulması
6) Hoşgörülü, esnek, adaletli, katılımcı bir yönetim anlayışı
7) Sorunların ilk ortaya çıkış anında ele alınması
8) Yöneticilerin çalışanı desteklemesi
9) Sıkıntılı bir durumda kendilerinden yardım alabilecekleri, elemanların gereksinim duyduğu sürekli eğitim olanaklarının sağlanması,
10) Sistemdeki ödül kaynaklarının çoğaltılması,
11) Çalışanların bireysel ihtiyaçlarının karşılanmasına önem verilmesi ve kolaylaştırılması.(itfdergisi.edu.tr)
PSİKOLOJİK DANIŞMANLARDA TÜKENMİŞLİK SENDROMU
(YAPILAN ARAŞTIRMA SONUÇLARI)
Türkiye çapında bir popülasyonda Rehberlik ve Araştırma Merkezleri’nde ve okul rehberlik ve psikolojik danışma servislerinde görevli psikolojik danışmanların tükenmişlik düzeyi, cinsiyet, medeni durum, hizmet yılı, haftalık çalışma süresi, çalışılan kurum, mesleği seçimindeki istek, mesleki işlev düzeyi değişkenlerine göre incelenmiştir.
Psikolojik danışmanlarda en çok kişisel başarısızlık şeklinde tükenmişlik (% 24) görüldüğü,
Duygusal tükenmişlik (% 13) takip ettiği
Çok az bir oranda da duyarsızlaşma şeklinde tükenmişliğin (%2) görüldüğü belirlenmiştir.
İncelenen değişkenlere ilişkin bulgularda ise kadın psikolojik danışmanlarda duygusal tükenmişlik, bekar psikolojik danışmanlarda ve hizmet süresi 2-5 yıllık psikolojik danışmanlarda, mesleği istemeden seçen psikolojik danışmanlarda ve mesleki işlev düzeyini orta ve kötü olarak değerlendiren psikolojik danışmanlarda hem duygusal, hem de kişisel başarısızlık şeklindeki tükenmişlik, görülmüştür
Alanda psikolojik danışmanların karşılaştıkları güçlükler ve sorunlar içinde tükenmişliği ortaya çıkaran en önemli etkenin;
1) Psikolojik danışmanların mesleklerinde üretken olma arzularına rağmen yönetici ve öğretmenlerden destek görmemeleri, hatta engellenmeleri (% 85)
2) Görev ve sorumlulukları düzenleyen yönetmelik ve genelgelerin hizmet gereği yönünden yeterli olmaması (% 70)
3) Meslek elemanlarının uygulamada unvan ve rol karmaşası yaşamaları (% 70) şeklinde belirlenmiştir. (Gökçekan ve Özer, 1999).
SONUÇ:
Doğrudan insana hizmet eden, hizmetin kalitesinde insan etmeninin çok önemli bir yere sahip olduğu alanlarda sıklıkla görülen tükenmişlik,
1. ekonomik zararlara,
2. elemanların işten ayrılmasına,
3. hizmetin kalitesinin düşmesine neden olmaktadır..
Sadece bireysel değil, kurumsal, toplumsal ve sağlık politikasıyla ilgili önemli boyutları da olan bu sorunu çözmek için atılacak adımların başında olgunun tanınır ve tartışılır kılınması gereklidir.
Bu konuda yeterli veriler elde etmek amacıyla ülkemizde de özellikle önleme ve başa çıkmada etkili yöntemleri saptamaya yönelik çalışmalara ihtiyaç vardır.(Kaçmaz, 2005).

Hiç yorum yok: